15 Nisan 2012 Pazar

Galatasaray Tribünü üzerine bir özet


Şimdi dönüp geçmişe bakınca,90’lı yılların ortasında belki de ülkenin en iyi tribünü Galatasaray tribünleriydi. Şöhreti ülke sınırlarını aşmış Avrupalıların “Cehennem” ismini verdiği ve bu ismi sonuna kadar hak eden bir atmosfer yaratılmıştı Ali Sami Yen tribünlerinde. Kapalı tribünde daha kombine denen illet yokken, saatler öncesinden Kapalının ortasından yer kapmak için kuyruğa girildiği, neredeyse bütün kapalının susmadan bağırdığı zamanlardı… Tribünün her yerinden bestelerin yükseldiği, sahada ne olup bittiğini gören, anlık tepkiler veren, maç çeviren maç alan bir tribün vardı…

Önce kombine geldi, Kapalının yarısını aldı götürdü, daha sonra, tribünün bel kemiği olan semtler, arkadaş grupları tribüne küstü/küstürüldü, kalan semtler birbirine düşman oldu, o yıllarda çok övündüğümüz abi-kardeş ortamı bozuldu, sevgi yerini nefrete bıraktı. Kombine ile birlikte gerileyen tribünlere nefes aldıran Kadıköylü Aslanlar ortaya çıktı, bandosuyla, tek tip parçalı formalarıyla tribüne renk ve heyecan getirdiler ama…  Ama’sını hepiniz biliyorsunuz, başlarına neler geldiğini, tribünden nasıl arkalarına teneke bağlanarak uzaklaştırıldıklarını…

En uzak deplasmanlara dahi +10 otobüs gidilirdi bir zamanlar; yeni yeni deplasmana gitmeye başlayan maksimum 3 otobüste kendine yer bulmaya çalışan genç kardeşlerimize garip geliyordur bu rakamlar.
Fatih Terim ile başlayan ve 2000’de UEFA kupasına uzanan Galatasaray’ın altın döneminde tribünler takımın başarısına ters orantılı olarak sürekli aşağıya doğru gitti. Artan bilet ve kombine fiyatları, Galatasaray’ın bir moda akımı gibi tüm ülkeyi sarması maça gelen kitlenin yapısında büyük bir değişiklik olmasına neden oldu. Derken 2001’de ultrAslan ortaya çıktı. Taksim Ceylan Otel’de yapılan toplantıyla birlikte, her geçen gün eriyen Galatasaray tribünlerinin üstüne adeta bir güneş gibi doğdu ultrAslan. Rahmetli Alpaslan Dikmen’in koordinatörlüğünde “Tayfa” ile diğer Galatasaray tribüncüleri ortak bir noktada buluştu “Her Galatasaraylı ultrAslan’dır”  mottosuyla herkesi kucaklamak amacındaydı ve öyle de oldu. Yayınladığı manifestosuyla “ultras” akımını Türk tribünleriyle tanıştırdı ultrAslan. Maçlara gelen gelmeyen tüm taraftarlar ultrAslan için, Galatasaray için bir şeyler yapabilmek için adeta çıldırıyorlardı.

ultrAslan isminin altında “Yürüyedur” grubu Kapalıda öne çıkmış, ultrAslan Üni ile üniversitelere girilmiş, pırıl pırıl gençler Galatasaray tribünlerine kazandırılmıştı. Öyle ki Üni, kurucu ekibinin büyük gayretiyle Eski Açığa geçip, yıllardır bomboş olan, Yeni Açık biletleri bitince insanların istemeye istemeye gittiği bu tribünü canlandırmış, biletleri ilk biten tribün haline getirmişti. Eski Açık birçok maçta sazı eline alıp Kapalı ile yarışır hale gelmişti.

İstanbul içi deplasmanlarda dahi kendine ayrılan yeri dolduramayan, Ali Sami Yen’de deplasman taraftarı karşısında ezilen tribünlerimiz için yeniden var olma savaşı başlamıştı. İnanılmaz bir sinerji oluşmuştu,  Kadıköy’de 4-4 biten kupa maçına toplu gidiş, 2500 kişilik deplasman tribününde salkım saçak belki de 5000 kişi, ASY’de ki Deportivo ve Milan maçları derken rüzgarı arkasına almış, ayağa kalkmış bir Galatasaray tribünü ortaya çıkmıştı.


 Derken 2002’de tüm ülkede organize şekilde deplasmana gidilmesi yasaklandı. Bu yasağa çok sert tepki koydu ultrAslan, hatta bütün ülkede bu yasağa direnen tek tribün oldu diyebiliriz. Sezonun açılış maçında Bursasporlu taraftarlar Eski Açığa alındı, Basketbol’da “Alagaş baskını” yapıldı, 6 Kasım 2002’de organize olarak Fenerbahçe stadın da Telsim tribününden binlerce bilet alındı ve Numaralı tribünde zorla deplasman tribünü açtırdı ancak bu maçta yaşanan olaylar ve sonrasında Emniyetin 



tribün gruplarını bitirmek adına giriştiği gözaltı operasyonları gerek ultrAslan’a gerekse de diğer İstanbul tribünlerine büyük darbe vurdu. Yukarıda bahsettiğimiz “diğer Galatasaray tribüncüleri” bu operasyon sonucunda tribünlerden uzaklaşmak zorunda kaldılar ve Galatasaray tribünleri yeniden duraklama ve gerileme dönemine girdi.

Rahmetli Özhan Canaydın zamanında 1 senelik Olimpiyat sürgünü Yürüyedur’un imzasını taşıyan koreografilere rağmen acı bir deneyim oldu tribünlerimiz adına.

 Alpaslan Dikmen’in yoğun çabalarıyla tüm Türkiye’de hatta Avrupa’da müthiş bir yapı ortaya çıkmıştı. Yeni alt gruplar ve Üni, ultrAslan’ı ayakta tutuyor derken Yürüyedur, Tayfa ile fikir ve eylem ayrılığına düştü ve Fatih Akyel olayı patladı Akçaabat Sebat maçında, Yürüyedur’un tribünden uzaklaştırması adına bardağı taşıran son damla oldu bu olay. Bu dönemde ortaya çıkan yeni alt gruplar ve Üni tribünün yükünü çekmeye başlamıştı, Alpaslan Dikmen’in yoğun çabalarına rağmen Galatasaray tribünlerinde sevgisizlik tekrardan baş göstermeye başlıyordu. Deplasman yolculuklarına semtten olmayanların alınmaması, en yakın deplasmanlara dahi 2-3 otobüsten fazla gidilememesi, Hagi gibi bir efsaneye yapılanlar  ultrAslan’ı paraşütsüz düşüşe geçirdi. ultrAslan olmak için çırpınan insanlar ultrAslan’dan nefret eder hale geldi.

ultrAslan Üni kurucuları ve alt grupların tüm iyi niyetli çabaları, yaptıkları koreografiler, kalbi durmuş hastaya elektro şok yapsa da 27 Eylül 2008 günü Alpaslan Dikmen’in aramızdan ayrılmasıyla birlikte ultrAslan’da bitkisel hayata girdi. Alpaslan Dikmen o kadar çok şey yapıyordu ki yerine gelen kimse onun boşluğunu dolduramadı. Alt grupları ultrAslan’a bağlayan bu köprü yıkılınca, pankartlardaki imza dayatması deplasmana ayrı gitmeyin baskısı bu Galatasaray sevdalısı kişileri bıktırdı ve kendilerini fesh ettiler.
Kurulduğu yıllarda gıpta ile bakılan, bütün stadın “oley ultrAslan” sesleriyle inlediği günlerin çok uzağında bir ultrAslan ile karşı karşıyayız.

Deplasman yasağına tek başına direnen bir tribünden, Bugün deplasman yasağına hiç tepki vermeyen, işin kolayına kaçmayı tercih edip Florya’dan takım uğurlayan, sayfasında hala duran “ultras” manifestosuna ihanet eden, bu manifestoyu “endüstriyel futbol düzenine uygun bir şekilde yenilemek” gerektiğini düşünen ve tabandan gelen sese kulak tıkayan Genel Koordinatörüyle, emniyet ile içli dışlı, yayınladığı bildiriyle taraftarlarını darp eden polise teşekkür eden bir yapı var.

Düzelir mi, yeniden ayağa kalkar mı? Bilinmez…

4 yorum:

  1. Ellerine saglık. Bir çırpıda okudum. Malesef gerçekler kadar basit....

    YanıtlaSil
  2. Ellerine sağlık. Bir çırpıda okudum.

    YanıtlaSil
  3. Bizler çok şansısız , çünkü ne zaman eski kelimesi geçse yazında diyorum ulan göremedik o günleri yasayamadık , simdi beton yıgını arenada düstügümüz hallere bak. Bize bu nasipmiş , inşallah düzelir be abi ..

    YanıtlaSil
  4. Eline sağlık kardeşim müsadenle ve tabiki adınızla diğer galatasaray forumlarında paylaşmak isterim.

    YanıtlaSil