19 Nisan 2012 Perşembe

Kardeşliğimiz, Herşeyimiz!

Tribünümüzün içerisinde bulunduğu gerileme dönemiyle birlikte, farklı semtler ve arkadaş gruplarının da birbirleriyle olan ilişkileri bu gerileme dönemine paralel olarak hatırı sayılır derecede zararlar gördü. Birbiriyle omuz omuza olmak için can atan bir sürü insan, bu süreçte  yaratılan ön yargılar, ağızdan ağza dolaşırken dallanıp budaklanan aslı astarı olmayan söylentilerden sebep birbirlerine olması gerekenden çok daha başka gözlerle bakar oldular. Söylerken bizi yaralasa da "çekememezlik" Galatasaray tribünlerinin bir numaralı hastalığı haline geldi. Tribünlerimizi bugüne kadar ayakta tutan "kardeşlik" olgusu büyük zarar gördü.

Kağıt üzerinde tek bir tribün grubu olan bu tribünün aslında kafalarında yaşadığı bölünmüşlük ve iletişimsizlik insanların aralarındaki problemlerini çözmelerinin de önüne geçti. Her geçen gün birbirlerinden uzaklaşan insanlar Galatasaray tribünlerinin yapı taşı olan kardeşliğinde günden güne kaybolmasına engel olamadılar. Gelinen nokta hala bu kara tabloyu görmek istemeyenlerden dolayı insanları çözümsüzlüğe ve tarif edilemez bir umutsuzluğa itmiştir. Bu çözümsüzlük ve umutsuzluk herkesin kendi nefretine sarılmasına ve onu beslemesine neden olmuştur. Tüm bunların inkarı ise bu süreci derinleştiren ve herşeyi içinden çıkılmaz hale getiren yegane şeydir. Bizler, yaşadığımız kamplaşmalardan dolayı elimizde bulundurduğumuz gücün ne olduğunu dahi unutmuş durumdayız. Mevcut durum içerisinde "bana dokunmayan yılan bin yaşasın!" zihniyetinde olan herkes bu durumdan sorumludur. Bir zamanlar karşısında dünyanın titrediği, mabedinden cehennem, tribününden zebaniler olarak bahsedilen Galatasaray tribünleri bulunduğu bu iç açıcı olmayan durumun içinden çıkacak kudrete ve güce sahiptir.

Her şeyi eskisinden daha iyi hale getirmenin ilk ve en önemli adımı tüm bu gerileme sürecinin objektif bir öz eleştirisini yapmaktan geçer. İnsanlar arasındaki güven ortamını tekrardan tahsis etmek, bu tribüne kardeşliği geri getirmenin öz eleştirinin ardından ikinci adımı olmalıdır. Bu anlamda en büyük görev tribün hiyerarşisi içerisinde yukarılarda bulunanlara düşmektedir. Tribün içerisindeki tüm dinamikler dikkate alınmalı, problemler objektif olarak dinlenmeli ve aradaki dengeler sağlanmalıdır. Bir tarafı memnun ederken diğer taraf hor görülmemelidir. Şimdiye kadar yapılan "fikir toplantıları" gibi söylenenler 2 gün sonra unutulmamalı ve köklü değişikliklerle kaybedilen kardeşlik ortamı tekrardan kurulmalıdır.

Tüm bunların neticesinde Galatasaray tribünlerinin önlenemez yükselişi, inşa edilen kardeşlik ortamı ve tüm tribün dinamiklerinin omuz omuza bir tribünde olmasıyla birlikte tekrardan başlayacaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder